23 Ekim 2020 Cuma

MUCİZE ÇOCUK LİONEL MESSİ



Lionel Messi 24 Haziran 1987 yılında Arjantin'in Rosario kentinde dünyaya gelmiştir. Barcelona'da ve Arjantin Milli takımında forma giyen yıldız futbolcu; Forvet, Sağ Kanat, Ofansif Orta Saha mevkilerinde görev almaktadır. Aktif futbolcular arasında en iyi futbolcu olarak kabul edilmektedir. Messi henüz 21 yaşındayken Ballon d'Or ve FIFA Dünya'da yılın futbolcusu ödüllerini almıştır. Yeteneği ve oyun tarzı sıkça benzetilen Arjantin'li Efsane oyuncu Diego Armando Maradona Messi'yi halefi olarak göstermektedir. Messi çok küçük yaşta Anneannesi ile Grandoli'de oynayan abileri Rodrigo ve Matias'ın maçını izlemeye giderler. Ancak maç Grandoli'den 1 oyuncu gelmediği için başlamaz ve takımın antrenörleri çaresiz kalır. Messi ve Anneannesi hakem ile antrenörün maç başlamadığı için tartıştığını görür. Ve Messi Anneannesine sorar ''Bende oynayabilir miyim Anneanne? ve Anneannesi de Antrenör'e seslenir; ''Beni dinle bu torunum oynamak istiyor o da oynayabilir mi? '' diye sorar. Antrenör, yaşına göre oldukça sıska ve kısa boylu olan Messi'yi görünce umutsuzluğa kapılır. Anneannesi Messi'nin 6 yaşında olduğunu ve çok hızlı koştuğunu söyleyerek Antrenör'ü ikna etmeye çalışır. Bunun üzerine Antrenör Messi'ye dönerek '' Ne yapabiliyorsun?'' diye sorar. Messi ise ''Herşeyi'' der. Bu cevap Antrenör'ün çok hoşuna gider ve Messi'ye şans verir. Kendisinden büyük oyunculara karşı oynayan Messi o maçta 2 gol atarak izleyen herkesi kendisine hayran bırakır. Maçtan sonra Anneannesi Messi'ye '' Sen abilerinden daha iyi olacaksın. Neden biliyor musun? Çünkü senin ne düşündüğünü sezmek imkansız. O tatlı yüzün adeta bir sır. Beni dinle sen dünyanın en iyisi olacaksın.'' Maçta Messi'nin futboluna hayran kalan Antrenör ise onu takıma aldı. 


Messi 9 yaşına kadar mahalle takımı Grandoli'de oynadı. 9 yaşına geldiğinde Messi tuttuğu takım olan Newell's Old Boys'a transfer oldu. Messi burada geçirdiği 4 yılda sadece 1 maç kaybederken takımın en önemli oyuncusu olmuştu. Messi hayatının dönüm noktasını yaşadığında 11 yaşındaydı. Oynadığı 2 takımda da kısa boyuna rağmen büyük işler yapsa da boyunun uzamama sebebi hormon eksikliğiydi. Normal bir boya ulaşması için tedavi gerekliydi. Hastalığın tedavisi için fakir bir ailenin ödeyemeyeceği kadar pahalı olan hormon iğneleri almak zorundaydı. Newell's Old Boys klübü tedavi masraflarının belli bir kısmını karşılasa da yeterli desteği sağlayamadı. 13 yaşına kadar Messi gittiği her yere iğnelerini de götürüyor hatta zaman zaman Annesinden izinsiz iğnelerini kendine vuruyordu. Sürekli boyunu ölçüyor, futbol'a olan bağını hiç koparmıyor ve Newell's Old Boys'da gollerine devam ediyordu. Babası masrafları ödemesi için tüm Arjantin kulüplerinin kapısını çalıp Messi'yi öneriyordu. Arjantin'in köklü klüplerinden River Plate'e oğlunu önerdi. River Plate Messi'yi beğense de babasıyla anlaşamadı ve transfer iptal oldu. Son çare olarak bir oyuncu izleme firmasının temsilcileri ile görüşen Baba, Arjantin'li avukat Juan Mateo aracılığı ile Barcelona Scout'una Messi'nin 113 kere Portakal ve 120 kere Tenis topunu sektirdiği videoyu gönderdi. Barcelona kulübü, bu görüntüleri izlemesinin ardından Messi ve ailesini denemelere davet etti. Bunun üzerine Messi ve Babası İspanya'ya gittiler. Messi küçük boyuyla ve sahada yaptıklarıyla çok dikkat çekiyordu. Messi takıma alınana kadar antrenmanlara çıktı ve herkesi kendisine hayran bıraktı. O dönemde kulüpler 13 yaşında bir çocuğa yatırım yapmaya risk gözüyle bakıyorlardı. Barcelona altyapı koordinatörü Messi hakkında yardımcısına bu çocukta kim dedi? Çocuklarla oynaması gerekmiyor mu diye sordu yardımcısı ise; ''Burada hormon eksikliği olduğu yazıyor. Tedavisini karşılamamız gerekiyor ama tedavisinin bir garantisi yok.'' dedi. Messi'nin yeteneklerinden çok etkilenen Barcelona kulübü onu altyapıya alma kararı verdi.


13 yaşında Barcelona'daki La Masia futbol akademisine giren Messi Barcelona ile 8 yıllık bir anlaşma imzaladı. Bir süre sonra gençler B kategorisinde maçlara çıkmaya başlayan Lionel Messi gün geçtikçe güçlendi ve boyu uzamaya başladı. Gençler kategorisinde oynadığı ilk maçta Barcelona 14-1 kazandı ve Messi O maçta 4 gol 3 asistlik performansıyla maça damga vurdu. Messi İspanya milli takımının radarındaydı ama o kendi ülkesinin ulusal takımı olan Arjantin milli takımını tercih etti. Messi Barcelona kariyerinde hızla yükseliyordu. A takım teknik direktörü Frank Rijkard'ın isteği üzerine Barcelona A takımıyla ilk kez antrenmanlara çıktı. Takımın yıldız ismi Ronaldinho Messi'yle özel olarak ilgileniyordu.


Lionel Messi 16 Kasım 2003 tarihinde Porto ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçında sonradan oyuna girerek ilk kez Barcelona formasıyla sahaya çıktı. Bundan 1 yıl sonra Frank Rijkard Messi'ye forma şansı verdi ve Messi ligdeki ilk maçına çıktı. Messi bu maçta forma giyerek La Liga'da maça çıkan en genç futbolcu oldu. İlk golünü 17 yaşında Albacete'ye karşı bir lig maçında kaydeden Messi, Ronaldinho'nun harika pasıyla kalecinin üstünden aşırtarak harika bir golle Barcelona kariyerini açmış oldu. Haziran 2004 tarihinde ise ilk Milli maçına Paraguay karşısında çıkan Messi, Arjantin milli takım formasını da ilk kez bu tarihte giydi. Messi Arjantin ile FIFA U20 Milli Takımı ile 20 yaş altı Dünya Kupasını kazandı. Ayrıca bu turnuvada Altın Top ve Altın Ayakkabı ödülünü de Lionel Messi kazandı.


30 Haziran 2008 tarihine geldiğinde takımın başına Barcelona B takımından Pep Guardiola getirildi. Guardiola'nın gelmesiyle beraber Messi takımın lideri konumuna geçti. Guardiola, Messi'nin üzerine kurduğu sistemi herkese benimsetti. Barcelona en iyilerle değil Messi'nin en iyi anlaştıklarıyla başarıya ulaşmıştı. Bu 'Mucize Çocuk' ilerleyen yıllarda da büyük başarılara imza attı. Arjantin ile 1 Dünya Kupası finali oynayan Messi, 6 kere dünyanın en iyi oyuncusu seçildi, 4 kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonu, 10 kez La Liga, 6 kez Kral Kupası, 8 kez İspanya Süper Kupası ve bunlar gibi daha pek çok kupa kazandı. 19 kez sayısız kulvarda gol krallığı ve asist krallığı yaşadı. Ve bugün kırılması çok zor olan birçok rekorun sahibi oldu. Futbol kariyerinde inanılmaz başarılar elde eden Lionel Messi şüphesiz futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başardı.

10 Ekim 2020 Cumartesi

Jurgen Klopp : Zirveye Giden Yol

 


Jurgen Klopp, rakiplerine göre daha düşük bütçeli takımları, rakiplerinin yarısı kadar para harcayarak nokta transferlerle şampiyon yapmayı, Şampiyonlar liginde de en azından final oynatmayı başarabilmiş bir teknik adamdır. Birçok teknik direktöre de felsefesiyle ilham kaynağı olmuştur. Bu yazımda Jurgen Klopp'un kariyerindeki önemli noktaları bölümler halinde anlatmaya çalışacağım.


Bölüm 1: Klopp'un ilk yılları ve Dortmund Serüveni

Jurgen Klopp, 25 Şubat 2001'de takımıyla futbolculuk dönemindeki son maçına çıktıktan sonra, Echard Krautzun'un yerine teknik direktör olarak takımın başına getirildi. Sezon sonunda kıl payı takımı ligde tutmayı başaran Klopp, 2001-02 ve 2002-03 sezonlarında Mainz'ı ligde 4. yapmasına karşın takımını Bundesliga'ya çıkaramadı. 2002-03 sezonunda üst lige yükselmeyi averajla kaybeden Klopp'lu Mainz, ertesi sezon ise averajla üçüncü olarak tarihinde ilk kez Bundesliga'ya yükseldi.

99. yılında Bundesliga'ya yükselen Mainz, ligi 43 puanla 11. sırada bitirirken, UEFA'nın 1995 yılından beri uyguladığı Fair Play sıralaması sayesinde ertesi sezon ilk eleme turundan itibaren kupaya katıldı. Kupada Mika FC ve Keflavik İF safdışı bırakılırken, 1. turda Sevilla Fc'ye toplamda 2-0 kaybedilerek kupadan elenildi. O sezonu da ligde 11.sırada tamamlayan kırmızı-beyazlı ekip, 2006-07 sezonu sonunda tekrar 2. Bundesliga'ya düştü. 2007-08 sezonunda Mainz ligi yine 4.sırada tamamlayıp üst lige çıkmayı başaramayınca, Klopp sözleşmesini uzatmadı ve takımından ayrılıp Borussia Dortmund'un başına geçti.

Başına geçmeden önce Dortmund, ligi küme düşme hattının sadece 9 puan önünde 13. sırada bitirebilmişti. Böyle bi takımla kısa süre içerisinde Bayern Münih gibi döneminin en iyi takımlarından birinin olduğu ligde üst üste 2 şampiyonluk (2011,2012) kazanmayı başardı. Bununla da kalmayıp en büyük futbol organizasyonu olan Şampiyonlar Liginde (2013) final oynamıştır.



Bunları yaparken de rakiplerine göre oldukça az para harcamıştır. İşte Klopp'un Dortmund'da ilk 11 oynattığı oyuncuların bonservis bedelleri:


Düşük Bütçeyle kurulan bu kadrodaki bir çok oyuncu Avrupa'nın büyük takımlarının ve aynı zamanda ligdeki ezeli rakip Bayern Münih'in radarına girmiştir. 2013-2014 sezonunda Bayern Münih'te Jupp Heynckes'in yerine göreve getirilen Pep Guardiola, tabiri caizse Klopp'un oyuncularına  kancayı takmıştır. Jurgen Klopp'un altyapıdan çıkarıp, Avrupa'nın en iyi oyuncularından biri haline getirdiği Mario Götze 37 milyon euro bedelle Bayern Münih'e transfer olmuştur. Bunun yanı sıra Klopp ile birlikte Avrupa'nın en iyi bir kaç forvet oyuncusundan biri haline dönüşen Robert Lewandowski de ertesi sene serbest kalarak Bayern Münih'in yolunu tutmuştur.

En önemli oyuncularını ezeli rakibine kaptıran Borussia Dortmund için 2014/2015 sezonu oldukça sancılı geçer. Bi ara 17.liğe kadar düşen Dortmund sezonu 7.sırada tamamlar ve Jurgen Klopp sezon sonunda görevi bırakır. Kötü geçirilen sezona rağmen taraftarların ve klübün gözünde sonsuz krediye sahip olan Alman teknik adam ihtişamlı bir törenle uğurlanır.





Bölüm 2: Efsane'yi küllerinden yaratmak

Dortmund'dan ayrıldıktan sonra İngiltere'nin yolunu tutan Jurgen Klopp, geçmişte büyük başarılara imza atan ve büyük bi maziye sahip olan ama o dönemlerde büyük bi çöküş yaşayan Liverpool'un (2015/2016) başına geçmiştir. Klopp öncesi tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşayan Liverpool, astronomik transfer harcamalarına rağmen istenilen sonuçları bir türlü elde edemiyordu. 2009-2015 arasında Lig'de ve Avrupa'da yaşadığı başarısız sonuçlarla taraftarını sürekli hayal kırıklığına uğratan Liverpool için artık değişim vakti gelmişti. 2015/2016 sezonu başlangıcında Lig'de ilk 9 haftada sadece 3 galibiyet alabilen Liverpool'da Brandon Rogers'ın görevine son verilmiş ve yerine Jurgen Klopp getirilmiştir.

10.haftadan itibaren Liverpool'da zor bir görev devralan Jurgen Klopp için 2015/2016 sezonu bir ara geçiş sezonu oldu. Üstünde hiçbir baskı olmadan yönettiği bu sezonda takımını lig kupasında ve Uefa kupasında finale çıkartarak daha ilk sezonunda taraftarlara  umut verdi.


2016/2017 sezonu Jurgen Klopp'un sezon başı çalışmalarını takımla geçirdiği ilk sezonu oldu. İlk tam sezonu da diyebiliriz. Liverpool yönetimi geçmiş dönemdeki yapılan ciddi transfer harcamalarından dolayı maddi olarak sıkıntılı bir dönemden geçiyordu. Bundan dolayı Klopp'a herhangi bir transfer bütçesi oluşturamadılar. Böyle bir ortamda Jurgen Klopp, kendi bütçesini oluşturmak adına kadrodaki bir çok oyuncuyu düşünmediğini ve transfer listesine konulmasını talep etti. Martin Skrtel, Kolo Toure, Joe Allen, Jordan Ibe, Mario Balotelli, Christian Benteke ve Mamadou Sakho gibi beklentinin altında kalan oyuncuları satarak 85 milyon euro gibi bir transfer kazancı elde eden Liverpool böylelikle Jurgen Klopp için belirli bir miktar kaynak oluşturabildi. Bu gelen kaynakla Sadio Mane, Georginio Wijunaldum, Joel Matip ve Trent Alexander Arnold (altyapı) gibi Liverpool'un zirve döneminde önemli rol oynayacak potansiyelli isimler kadroya katıldı ve yeni bir yapılanma süreci başlamış oldu.

Bu sezon (2016/2017) Premier Lig'in şampiyonluk yarışındaki en iddialı takımlarından biri olan Manchester City, takımın başına Pep Guardiola'yı getirdi. Böylelikle Klopp-Guardiola rekabeti Almanya'dan sonra İngiltere'ye taşındı. Ama bu rekabet Almanya'da olduğu gibi İngiltere'de de pek adil sayılmazdı zira Manchester City hali hazırda ligin en iyi kadrolarından birine sahipti ve bunun yanında City yönetimi Guardiola'ya ciddi bir transfer bütçesi de verdi. Klopp bu yapılanma döneminde City'nin yanı sıra Manchester United, Chelsea ve Tothenham gibi yine diğer iddialı ekiplerle de mücadele etmek zorundaydı. Kısıtlı imkanlarla girilen ve beklentinin düşük olduğu bu sezonda Klopp'un takımı ligi ilk 4 içinde bitirmeyi başardı ve Şampiyonlar Ligi vizesi aldı.


2017/2018 sezonuna gelindiğinde Liverpool yönetimi Klopp'a yine yeterli bir bütçe oluşturamamıştı. Rakiplerine oranla düşük bir bütçeyle transfer sezonuna girmek zorunda olan Liverpool, bu yaz transfer döneminde Mohamed Salah (42 milyon euro), Alex Oxlade Chamberlein (38 milyon euro) ve Andrew Robertson (9 milyon euro) transferlerini gerçekleştirdi. Liverpool bir yandan kadroyu güçlendirmeye çalışırken bir diğer taraftan önemli bir de kayıp verdi. Takımın yıldız futbolcusu Phillippe Coutinho ara transfer döneminde 150 milyon euro karşılığında Barcelona'ya transfer oldu. Liverpool gelen bu parayla savunmaya önemli bir takviye yaptı. O dönem büyük bir çıkış yakalayan savunma oyuncusu Virgil Van Djik'ı 80 milyon euro karşılığında kadrolarına kattılar. Böylece Jurgen Klopp kariyerinin en pahalı transferini gerçekleştirmiş oldu. Jurgen Klopp'un yaptığı bu 4 transferden Van Djik ve Robertson şuan mevkilerinin en iyileri konumunda, Salah ise geldiği sezon olağanüstü bir sezon geçirdi ve son 3 sezondur Liverpool'un en golcü futbolcusu durumunda.

Bu sezon (2017/2018) Liverpool'un en önemli rakiplerinden biri olan Manchester United, Jose Mourinho yönetiminde ciddi bir transfer harcaması yaparak, kurduğu iddialı kadrosuyla şampiyonluğun en önemli adaylarından biri haline gelmiştir. Bir başka Manchester temsilcisi olan Manchester City, Pep Guardiola yönetiminde hali hazırda çok güçlü olan kadrosunu güçlendirmeye devam ediyordu ve ligin tartışmasız 1 numaralı şampiyonluk adayı olarak gözüküyorlardı. Bu takımların yanı sıra son şampiyon Chelsea ve gözde oyunculara sahip Tothenham gibi ekiplerde şampiyonluk için önemli adaylardı. Liverpool kağıt üzerinde bu ekipler içerisinde derinlik ve kadro kalitesi olarak daha zayıf duruyordu.

Sezon sonu geldiğinde Klopp'un öğrencileri ligi yine ilk 4 içinde tamamladılar ama Liverpool için bu sezonki asıl büyük olay Şampiyonlar Liginde yaşandı. Liverpool, kimsenin beklemediği bir başarıya imza atarak 2017/2018 sezonunda Şampiyonlar Ligi finaline yükselmişti. Final'e gelene kadar ki yaşanan süreçte grup aşamasını çok rahat geçen Liverpool, son 16 turunda Porto'yu eledi ve çeyrek finalde ligdeki rakibi Manchester City ile eşleşti. Bu eşleşme aynı zamanda Klopp ve Guardiola'yı bir kez daha karşı karşıya getirecekti. Turun net favorisi olan Manchester City karşısında 2 maçta da çok daha üstün oynayan Klopp'un Liverpool'u, Guardiola'nın yıldızlar topluluğu ekibi karşısında toplamda 5-1 gibi net bir skorla turu geçen taraf oldu. Yarı finalde rakip bu sefer bir önceki turda Messi'li Barcelona'yı eleyen Roma olacaktı. Roma 4-1 yenildiği ilk maçın rövanşında sahasında Barcelona'yı 3-0 yenerek yarı finale yükselmişti. Bu zorlu yarı final eşleşmesinde Liverpool, Roma'yı toplam 7-6'lık skorla mağlup ederek Şampiyonlar Liginde adını finale yazdırdı. Liverpool'un finaldeki rakibi son 2 sezonun Şampiyonlar Ligi şampiyonu Real Madrid olmuştu.

Finalde Real Madrid ile karşılaşan Liverpool maça çok talihsiz başlamıştı. 29.dk'da Sergio Ramos'un kasıtlı faulü sonrasında sakatlanan Mohamad Salah oyundan çıkmak zorunda kaldı. O sezon hem Ligde hem de Şampiyonlar Liginde olağanüstü bir sezon geçiren Salah'ın sakatlanması maçtaki tüm dengeleri değiştirmişti. Real Madrid 51.dk'da Karim Benzema'nın golüyle maçta 1-0 öne geçti. Bu gole çok hızlı bir reaksiyon gösteren Klopp'un Liverpool'u Sadio Mane ile 55'te skoru eşitledi. Oyun ve skor olarak dengede giden maçın ilerleyen dakikalarında Liverpool, kalecisi Loris Karius'un yaptığı 2 büyük hata sonucunda finalde Real Madrid'e 3-1 kaybetti. Real Madrid bu sonuçla üst üste 3.kez Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaşmıştı. Liverpool finalde şanssız bir şekilde kaybetmiş olsa da bu sezon için beklentilerin çok üstüne çıkarak herkesin taktirini topladı. Jurgen Klopp ise enkaz olarak devraldığı Liverpool'u 2.tam sezonunda Şampiyonlar Ligi finaline taşıyarak ne kadar özel bir teknik direktör olduğunu bir kere daha göstermişti. Klopp daha önce de Borussia Dortmund ile Kupa 1 finaline yükselmişti. Liverpool'u da finale çıkararak 2.kez bu başarıya imza atmış oldu.



Bölüm 3: Zirveye Çıkma Vakti

Göreve geldiğinden bu yana yönetim tarafından ciddi bir bütçe verilmeyen, rakiplerine göre daha kısıtlı imkanlarla yarışmaya çalışan Jurgen Klopp, yine de beklentilerin üstünde işler yapmayı başarmıştı. Yönetim, geçen sezon (2017/2018) beklenmedik bir şekilde takımına Şampiyonlar Liginde final oynatan Alman çalıştırıcıya bu sefer inandı ve ilk defa ciddi sayılabilecek bir transfer bütçesi sundu. Jurgen Klopp ise 3. tam sezonunda (2018/2019) yine transferde nokta atışı işler yapmaya devam etmişti. 

Bilindiği üzere Liverpool, bir önceki sene Şampiyonlar Ligi finalinde Real Madrid'e kalecisi Loris Karius'un kötü performansından dolayı kaybetmişti. Alman teknik adam bu sefer işi şansa bırakmadı ve ilk olarak dünyanın hali hazırda en formda kalecilerinden biri olan Alisson Becker'i 60 milyon euro karşılığında Roma'dan transfer etti. Bu transferde ödenen bonservis bedeli bir çok kesim tarafından eleştirilmesine karşın Alisson göstereceği performansla takımın kilit oyuncularından biri olup, Klopp ile birlikte mevkisinin en iyi oyuncusuna dönüşecekti. Bu transfer dışında Naby Keita (55 milyon euro), Fabinho Tavares (45 milyon euro) ve Xherdan Shaqiri (14 milyon euro) transferleri gerçekleştirildi. Son 2 sezonda iyice olgunlaşan Liverpool kadrosuna yapılan bu transfer hamleleri kadro derinliği ve kalite açısından Liverpool'un elini bi hayli güçlendirmişti.

Yeni sezon (2018/2019) öncesi Liverpool'un ligdeki rakipleri de boş durmuyor kadrolarına önemli eklemeler yapmaya devam ediyordu; Pep Guardiola yönetimindeki son şampiyon Manchester City, 2015/2016 Premier Lig şampiyonu Leicester City'den Riyad Mahrez'i 67 milyon euro karşılığında kadrosuna katarak hali hazırda çok güçlü olan kadrosunu daha da güçlendirmişti. Riyad Mahrez, Leicester City'nin şampiyonluğunda N'golo Kante ve Jamie Vardy ile birlikte en büyük pay sahiplerinden biriydi ve artık Manchester City için ter dökecekti. Chelsea'de ise başarısız geçen sezonun ardından Antonio Conte'nin görevine son verilmiş ve takımın başına Maurizio Sarri getirilmiştir. Sarri'nin gelişiyle birlikte kadroda pek çok değişiklik yapılmıştı. Bir çok oyuncuyla yollarını ayıran Chelsea'de Kepa, Pulusic, Jorginho ve Gonzalo Higuan gibi isimler ciddi bonservis ücreti ödenerek kadroya katıldılar. Manchester United ise Jose Mourinho yönetiminde kadroya Fred ve Dalot gibi potansiyelli oyuncuları transfer etti.

Sezon sonuna geldiğimizde Liverpool, son haftaya kadar devam eden lig yarışında şampiyon Manchester City'nin 1 puan gerisinde kalarak 97 puanla 2.olmuştu. 2009'dan bu yana Ligde sadece bir defa ilk 2'ye girmeyi başaran Liverpool, lig tarihinde 2. olan bir takımın topladığı en yüksek puanı (97) toplamıştı. Şampiyonlar Liginde ise yine destan yazan Klopp ve öğrencileri üst üste 2.kez yükseldikleri finalde bu sefer kupayı kazanarak tarihi bir başarıya imza attılar. Bu Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu aynı zamanda Jurgen Klopp'un Liverpool kariyerinde kazandığı ilk kupaydı.

Geçen sezon (2017/2018) finalde Real Madrid'e dramatik bir şekilde kaybeden Liverpool, bu sezon (2018/2019 daha güçlü ve daha tecrübeli bir şekilde dönerek üst üste 2.kez final oynadığı Şampiyonlar Liginde şampiyon olmayı başarmıştı. Zorlu bir Şampiyonlar Ligi sezonu geçiren Liverpool için kupayı kazanmak hiç kolay olmadı; Grup aşamasında PSG, Napoli ve Kızılyıldız'la karşılaşan Liverpool, her bir rakibi karşısında 1 galibiyet ve 1 mağlubiyet elde ederek 9 puanla PSG'nin ardından grubu 2.sırada tamamladı. Son 16 turunda Alman devi Bayern Münih ile eşleşen Liverpool, Anfield'da 0-0 biten maçın rövanşında deplasmanda Bayern Münih'i 3-1 yenerek adını çeyrek finale yazdırdı. Çeyrek finalde Porto'yu zorlanmadan geçen Liverpool yarı finalde bu sefer Messi'li Barcelona ile eşleşti.

İnanılmaz 2 maça sahne olan yarı final eşleşmesinin ilk maçında Klopp'un Liverpool'u iyi bir oyun ortaya koymasına rağmen yaşadığı şanssızlıklar ve Messi'nin maça ağırlık koymasıyla 3-0 gibi beklenmedik bir skorla mağlup olmuşlardı. Bu skor yarı finalde Barcelona'ya karşı geri dönülmesi hiç kolay bir skor değildi. Bu maçın ardından 2. maç öncesinde Liverpool'a bir şokta önemli oyuncularından gelmişti; Firmino ve Salah sakatlıklarından dolayı 2.maçta forma giyemeyecekti ve artık Liverpool'un işi çok daha zordu. Eksiklere rağmen ''Never Give Up'' (Asla pes etme) mottosuyla çıktıkları rövanş maçında bir an bile geri adım atmayan Liverpool, rakibini Anfield'da 4-0 yenerek üst üste 2.kez Şampiyonlar Ligi finaline yükselme başarısı göstermişti. İnanılmaz hikayelerle dolu bu yarı final maçlarının ardından imkansızı başararak adını finale yazdıran Liverpool'un finaldeki rakibi Tothenham olmuştu. Finalde Tothenham ile karşılaşan Liverpool rahat bir şekilde götürdüğü maçı Salah ve Origi'nin golleriyle 2-0 kazanarak üst üste final oynadığı Şampiyonlar Liginde bu sefer kupayı kazanmayı başarmıştı. Bu Şampiyonlukla birlikte Liverpool kulüp tarihindeki 6. Şampiyonlar Ligi zaferini elde etti. Jurgen Klopp ise 3.finalinde ilk şampiyonluğuna ulaşmış oldu. Alman teknik adam sıfırdan inşa ettiği takımını 3.sezonunda Avrupa'nın zirvesine çıkararak rüştünü bir kez daha ispat etmişti. Klopp ayrıca 2018-2019 sezonunda Avrupa'da ve Dünya'da Yılın Menajeri ödülünün sahibi olmuştu.



Son sezon (2018/2019) takımını Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaştırarak harika bir başarıya imza atan Jurgen Klopp, bir önceki sezon transfere ciddi para harcamalarını sebeo göstererek yeni sezon için (2019/2020) büyük çaplı bir transfer yapmayacaklarını açıklamıştı. Liverpool, bu transfer döneminde kaleci Mignolet'in takımdan ayrılmasından sonra alternatif kaleci olarak serbest durumdaki Adrian'ı bonservis ücreti ödemeden kadrosuna kattı. Kırmızılar, bu transferin yanı sıra devre arası transfer döneminde 7.5 milyon euro karşılığında Redbull Salzburg'tan Takumi Minamino transferini gerçekleştirdi.

Sezonun hemen başında İstanbul'da oynanan Uefa Süper Kupa finalinde Avrupa Ligi şampiyonu Chelsea ile karşılaşan Şampiyonlar Ligi şampiyonu Liverpool, Chelsea'yi penaltılar sonucu mağlup ederek kupaya uzanmayı başarmıştı. Süper Kupa şampiyonluğunun ardından lige de çok hızlı bir giriş yapan Jurgen Klopp'un Liverpool'u ilk 8 maçını kazanarak sezona harika bir başlangıç yaptı. Ligdeki ilk puan kaybını 9.haftada yapan Liverpool, deplasmanda ezeli rakibi Manchester United'la 1-1 berabere kaldı. Aralık ayına geldiğimizde ligde 17 maçta 16 galibiyetle namağlup ilerleyen Kırmızılar, son Avrupa Şampiyonu ünvanıyla katıldıkları FIFA Kulüpler Dünyasında mutlu sona ulaşarak Dünya Şampiyonu apoletini de taktılar. Emeklerinin meyvesini toplamaya başlayan Jurgen Klopp, kısa sürede Liverpool ile 3 kupa kazanmıştı.

FIFA Kulüpler Dünya Kupası şampiyonluğunun ardından Premier Lige tam gaz devam eden Kırmızılar, ligde oynadıkları 26 maçın 25'ini kazanarak kırılması zor bir rekora imza attılar. Bu sezon (2019/2020) Premier Lig tarihinin en iyi ilk 26 hafta performansına imza atan Jurgen Klopp'un Liverpool'u ligdeki ilk mağlubiyetini 27.haftada Watford deplasmanında alarak yenilmezlik serisini sonlandırdı. Bir diğer taraftan da Şampiyonlar Liginde mücadele eden Liverpool; yer aldığı E grubunu Napoli, Salzburg ve Genk'in önünde 13 puanla lider tamamladı ve son 16 turuna yükseldi. Son 16 turunda Atletico Madrid ile eşleşen Liverpool, ilk maçı deplasmanda 1-0 kaybetti. 2.maç öncesinde kalecisi Alisson'un sakatlığıyla sarsılan Kırmızılar, rövanşta Atletico Madrid karşısında etkili bir oyun sergilese de normal süresini 1-0 önde bitirdiği maçta sakatlanan Alisson'un yerine forma giyen Adrian'ın yaptığı 2 kritik hata sonucunda uzatmalarda 3-2 kaybederek Şampiyonlar Ligine veda etti.

Bundan önceki 2 sezonda üst üste final oynadığı, geçen sezon (2018/2019) şampiyon olarak tamamladığı Şampiyonlar Ligine bu sezon (2019/2020) erken veda eden Liverpool, artık sadece Premier Lige yoğunlaşacaktı. Ligde açık ara farkla lider durumda olan Jurgen Klopp'un Liverpool'u şampiyonluğa sadece 2 galibiyet uzaklıktaydı. Tam 30 yıl sonra Lig şampiyonluğunu kazanmaya çok yaklaşan Kırmızılar, sezonun ertelenmesinin ardından bu hayallerini bir süre ertelemek durumunda kaldılar. Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından Pandemi ilan edilirken, Premier lig ile birlikte hemen hemen tüm spor organizasyonlarına ara verildi. Haziran sonunda tekrar başlayan Premier Ligde kalan maçlarından gerekli puanı çıkaran Liverpool, Jurgen Klopp yönetiminde 30 sene sonra şampiyonluğa ulaşmayı başarmıştı. En yakın rakibi Manchester City'e tam 18 puan fark atan Kırmızılar, 31.hafta itibariyle şampiyonluğunu ilan ederek lig tarihinin en erken şampiyonluğuna imza attı. Bu şampiyonluk modern lig tarihinde (Premier Lig) Liverpool'un kazanmış olduğu ilk şampiyonluktu. Jurgen Klopp ise tam 6 kez ayın teknik direktörü seçilerek rekor kırdığı sezonda Premier Lig'in en iyi teknik direktörü seçildi.


Dortmund döneminde yaptığı gibi Liverpool'da da nokta atışı transferlerle ve kadrodaki mevcut oyuncuların seviyesini yükselterek zaman içinde mükemmel bir sistem inşa eden Jurgen Klopp, takımıyla birlikte zirveye giden basamakları hızla kat etti. Geldiği ilk sezon dipteki Liverpool'a lig kupasında ve Uefa kupasında final oynatan başarılı Alman çalıştırıcı, yapılanma dönemi olarak geçirilen 16/17 ve 17/18 sezonlarında takımı ilk 4 içine sokmayı başardı. 17/18 sezonunda takımına bir de Şampiyonlar Ligi finali oynatma başarısı gösteren Klopp, bir sonraki sene (18/19) daha güçlü ve tecrübeli kadrosuyla bu sefer Şampiyonlar Ligini kazanmayı başardı. Ardından Uefa Süper Kupası ve Fıfa Klüpler Dünya Kupası şampiyonluklarını kazanan Alman hoca, son olarak Ligde de Liverpool'u 30 sene sonra şampiyonluğa taşıyarak kısa sürede Liverpool ile 4.kupasını kazandı. Özetle Jurgen Klopp, 2015/2016 sezonu ortasında bitik halde devraldığı Liverpool'u bir kaç sezon içinde ilmek ilmek işleyerek adeta küllerinden yeniden yarattı. Liverpool kariyeri hala devam eden Alman çalıştırıcının yeni başarılar kazanması muhtemel...

Fenerbahçe 10'unla Mutlu 'Mesut'

Ben de dahil hemen hemen tüm Fenerbahçelilerin hayallerini süsleyen, daha 1 ay öncesine kadar imkansız gözüyle baktığımız Mesut Özil birkaç ...